Çalışmanın Amacı
Amaç, ameliyat gerektirmeden erken bir aşamada endometriozis tanısı için tarafsız biyobelirteçler (bedene dair belirteç) aramaktır.
Çalışmada Ne Yapıldı?
Endometriozis hastalarının mikrobiyotasını (vücut boşluklarında bulunan vücuda ait olmayan organizmalar topluluğu) araştırmak için 41 kadın değerlendirildi (20 kontrol, 21 endometriozis). Dışkı, rahim ağzı salgısı ve periton (karın iç boşluğu) sıvısından elde edilen 122 uyumlu örnek toplandı. Tüm katılımcıların son 3 ay içinde hormonal tedavi veya antibiyotik kullanımı ve karın ameliyatı öyküsü yoktu. Ayrıca otoimmün (özbağışıklık), inflamatuar (iltihaplı) ve/veya kanser teşhisleri yoktu.
Çalışmanın Sonuçları
Endometriozisli bireylerin bağırsak ve periton boşluğu mikrobiyotalarının kontrollerinkinden önemli ölçüde farklı olduğu, oysa rahim ağzının düşük yoğunluklu ve düşük zenginlikte bir mikrobiyota barındırdığını ve Lactobacillaceae Lactobacillus’un hâkim olduğu görülmüştür. Özellikle Ruminococcus ve Pseudomonas cinsleri sırasıyla bağırsak ve periton sıvısında potansiyel biyobelirteçler olarak tanımlanmıştır.
Bu çalışmada, bağırsak mikrobiyota modeli kapsamlı bir şekilde aydınlatılmıştır. Bazı bakteriler, normal hasta dışkısı ile karşılaştırıldığında endometriozisli hastalarda önemli ölçüde azalmıştır. Bu, bağırsaktaki belirli mikrobiyota ve kimyasal değişikliklerinin fizyolojik (normal sınırlarda vücut işlevi) fonksiyonun düzenlenmesinde rol oynayabileceğini göstermektedir.
İlginç şekilde endometriozisli hasta dışkısında Crohn hastalığı (iltihaplı bir bağırsak hastalığı) ile benzer şekilde bazı bakterilerin daha az yoğunlukta olduğu tespit edilmiştir.
Pseudomonadaceae Pseudomonas’ın (bir bakteri ismi) varlığı, periton boşluğunda potansiyel bir risk faktörü olabilir ve bağırsakta Lachnospiraceae Ruminococcus’un (bir bakteri ismi) tükenmesi, endometriozis için bir biyobelirteç olabilir.
Endometriozis hastalarının periton boşluğundaki artmış P. Pseudomonas varlığı, çevre dokuda östrojen (kadınlık hormonu) seviyesinin artmasıyla sonuçlanabilir, böylece bölgesel olarak östradiol (kadınlık hormonu) konsantrasyonu artar ve ektopik endometriumun (rahim dışına yerleşmiş rahim iç zarının) çoğalmasını şiddetlendirir. Ektopik endometrium çoğunlukla periton boşluğunda yer almasına rağmen, çalışmada gruplar arasında periton sıvısının mikrobiyota farkı dışkı kadar yaygın değildir.
Endometriozis tanısında bağırsak mikrobiyotasının rahim ağzı mikrobiyotasını aştığı gösterilmiştir.
Özet
Şimdiye kadar, mikroorganizmalara (gözle görülmeyen canlılar) ve onların endometriozis ile ilgili işlevlerine çok az ilgi gösterilmiştir. Geçtiğimiz yıllarda, mikrobiyotanın insan sağlığının korunmasında kilit bir rol oynadığı kavramına ulaşılmıştır. Disbiyoz (mikrobiyotanın bozulması), konağın bağışıklık sistemini bozabilir ve çeşitli inflamatuar hastalıkların gelişmesine neden olabilir.
Mevcut çalışma, üreme çağındaki endometriozisli kadınların periton sıvısı mikrobiyotalarının profilini çıkararak, periton boşluğundaki mikropların hastalıklı bir mikro çevre oluşturmaya katkıda bulunabileceğine dair yeni bir ipucu sunmaktadır. Önceki çalışmalar ayrıca endometrioziste periton boşluğunun mikro ortamının proinflamatuar (iltihap tetikleyici) gibi göründüğünü ve periton boşluğunun steril (mikroorganizmasız) olmadığını kanıtlamıştır.
Endometriozisin kesin tanısı ancak histolojik olarak konulabilmektedir ve bu ancak cerrahi işlem ile sağlanabilmektedir. Bu bağlamda, geçerli ancak girişimsel olmayan bir biyobelirteç aramak, cerrahi operasyon geçirmek istemeyen kadınlar için acil bir ihtiyaç ve büyük faydadır. Endometriozisin, mikrobiyota ile ilişkili olan bağışıklık sistemi bozulmalarından kaynaklanabileceği öne sürülmüştür.
Çalışmaya göre endometriozis hastaları, periton sıvısında artan zararlı mikroorganizma artışını ve dışkıda koruyucu mikropların tükenmesini barındırır.
Bu çalışma, farklı vücut bölgelerindeki mikrobiyota profilleri hakkında önemli bilgiler ortaya koymaktadır; mikrobiyotanın endometriozisteki rolüne ilişkin gelecekteki araştırmaları garanti etmekte ve endometriozisin erken tanısında bağırsak mikrobiyotasının değerini vurgulamaktadır.
Bağırsakta azalmış Lachnospiraceae Ruminococcus seviyesi ve periton boşluğunda artan Pseudomonadaceae Pseudomonas bolluğu, endometriozis ile yakından ilişkilidir ve gelecekteki tanı ve tedavi hakkında bir ipucu sağlar. Mikrobiyotanın bileşim bilgisi, endometriozis belirtilerini hafifletme stratejilerini hızlandırabilir ve endometriozis hastaları için ek bir tedavi olma potansiyeline sahip probiyotiklerin geliştirilmesine yol açabilir.
Sonuçlar, endometriozis erken tanısında bağırsak mikrobiyotasının rahim ağzı mikrobiyotasından daha iyi performansta olduğunu göstermektedir.
Endometriozisli kadınlar, kontrol grubuna kıyasla mikrobiyotanın değişmesiyle bağlantılı depresyon ve anksiyete bozuklukları geliştirme riski altındadır.
Çeviren: Dr. Ayşegül Mut
Kaynak: Gut Microbiota Exceeds Cervical Microbiota for Early Diagnosis of Endometriosis.
Huang L, Liu B, Liu Z, Feng W, Liu M, Wang Y, Peng D, Fu X, Zhu H, Cui Z, Xie L, Ma
Y.Front Cell Infect Microbiol. 2021 Dec 7;11:788836. doi: 10.3389/fcimb.2021.788836.
Osmanağa Mah. Osmancık Sok. Betül Han No:8 D:4 Kadıköy, İstanbul, İstanbul
0532 515 69 99
info@endometriozisdernegi.org